Okumak

Kim milyoner olmak ister yarışmasında beni ziyadesiyle duygulandıran bir yarışmacı geldi geçenlerde. Şalvarı ve yöresine has giydiği kıyafetlerle gelen kadın ilk izlenim olarak herhalde bir şey bilemez görünürken bir çok soruya anında cevap vermesi başta program sunucusu dahil birçok seyirciyi şaşkına çevirdi. Sekiz yaşında başladığı kitap macerasına elli yaşında olmasına rağmen devam eden kadın hiçbir gününü kitap okumadan geçirmediğini, sebzesini ekip, pazarda satıp, turşusunu, salçasını kendi yaptığı halde kitap okumasına bir engel görmemesi ortama ılık bir sevgi seli estirdi.

Zamanım yok, imkânım yok, param yok gibi nedenlerin bir bahane olmayacağının güzel bir cevabıydı kadın. Bütün kötü şartlarına rağmen kitaplar bir sığınağı olmuş. Her zaman iki kitap taşıdığını, ilk klasik kitaplara ilkokulda başladığını söyleyince zihnimde okuma ile ilgili yer eden bazı şeyleri paylaşma gereği duydum.

Karşılıklı diyalogların genel sonucunda açıktan olmasa da kendimizi üste çıkarma çabasının, iletişim kazalarımızın, komplekslerimizin, öncelediğimiz boş meselelere harcadığımız enerjinin en büyük nedeni okumamadır.

Anlatamamak, anlatmamak, anlaşamamak, anlaşılamamak gibi sosyal sıkıntıların başı az okuyan bir toplum oluşumuzdur. Ortak bir dil, bir terminoloji oluşamadığı için aynı şeyi istemeye değil de farklı şekilde istemelere tepki reflekslerinin altında da okumama yatıyor.

Öyle gülünç, öyle acı sahnelerimiz var ki… Öyle tutarsızlıklarla harcanan enerji, harcanan zaman ve imkanların hebası insani değerlerden sonra bizleri de bitirecek gibi. Bu hastalığın tembellik dışında pek mantıklı bir nedeni yok. Okumadan kasıt bir sevgi işi olan okuma. Ve kastım, çok kitap okumanın cehaleti yok etmediği, ilginçtir bazen arttırabileceğini; hakikate yaklaştıran, muhatabını derinleştiren, tasavvurunu zenginleştiren; onu kendisiyle, şahsiyetiyle buluşturan okumadır. Sadece bilgi edinmek için değil; erdemi, sabrı, vicdanı ve ahlaki sorumluluk bilincini kazandıran okumadır. Bu nedenle bilginin artması erdemin, vicdanın ve sorumluluk bilincinin artması anlamına gelmediği, hatta çoğu kez tersine azaltabileceğini de unutmamak gerekir.

Sık sık karşılaştığımız ‘kitaba insan nasıl para harcar ki’ ya da edebiyat bölümü okuyan bir çok insanın bir tek roman bile okumamış olması etiket ve ünvanlarımızın her şeyi halletmediğini bazen de garabete koyduğunu akılda tutmalı.

Kitap okumak Türkiye'deki ihtiyaç listesinin 235. sırasında yer alıyor.

En fazla kitap okuyan ülkelerin başında yüzde 21 oranıyla İngiltere ve Fransa var. Bun Japonya yüzde 14, Amerika yüzde 12 ve İspanya yüzde 9 ile izliyor. Türkiye, yüzde 0.1 (Binde bir) okuma oranıyla son sıralarda yer alıyor. Okuma alışkanlığında dünyada 86. sıradayız.


Türkiye’de bir kişi on senede ancak bir kitap bitiriyorken, Bu rakam İngiltere gibi dünyanın en çok kitap okuyan ülkesinde yılda ortalama 25 kitap(iki haftada bir kitap yapıyor), İsviçre’de yılda ortalama 10 kitap, Fransa’da yılda ortalama 7 kitap okunuyor. Yani bizim bir sayfamıza karşılık İngiliz vatandaşı bir kitap bitiriyor…

Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45'i aşk, yüzde 43'ü din (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor.

Kitaba yılda 5,5 lira ayrılıyor. Rapora göre ayda cep telefonu ve iletişim masraflarına 173 lira ayıran 4 kişilik Türkiye'deki bir aile, kitaba ise yılda sadece 5,5 lira ayırıyor.

Almanya’da 7 bin 500 kişiye 1 kütüphane düşerken Türkiye’de 68 bin 500 kişiye 1 halk kütüphanesi düşmektedir. Almanya’da halk kütüphanelerinde çalışan kütüphaneci sayısı 8 bin 337, Fransa’da 7 bin 88, İngiltere’de 6 bin 978, İspanya’da 3 bin 794, Türkiye’de sadece 333 kişidir. Türkiye’de kütüphanelere kayıtlı üye sayısı 493 bin 500 iken, İran’da 7 milyon, Fransa’da 16 milyon, İngiltere’de 35 milyon kütüphane üyesi bulunuyor.


(ülke genelinde ve ülke ortalamasında) günde 6 saat televizyon izleyen, 3 saat internete giren Türkiye insanı, kitap okumaya sadece 1 dakika ayırıyor.

Yani bir günde televizyona ayrılan zamanı bir sene boyunca kitaba zor ayırabiliyoruz… Az okuyup çok konuşan bir toplumuz. Barnabas incilinde, "Boş konuşmanın meyvesi budur ki, zihni gerçeği anlayamayacak biçimde zayıflatır." diye yazar. Az okuyuşumuzun zihnimizi gerçekleri ıskalama zavallılığına koyuşunu okkalı beylik cümleleriyle perdelemek birçoğumuzun ustalık alanı. Etrafa cevap yetiştirmekten kendimizi yetiştirmeye zaman bırakmıyoruz.

Peki bunun sebebi nedir?

Öncelikle bunun tek bir nedeni olamaz. Sadece alışkanlıklarla açıklayamayız. Bize bu durumu alışkanlık haline getiren sebepler var.
1. Rol model alınan insanların az okuyuşu
2. Siyasi politikalar, okurluk düzeyinin belirleyicisi oluyor. Gelişmeye kapalı iktidarlar eğitim sisteminin özgür düşünceli, aktif, sentezci, tartışmacı gençler yerine, ezberci, boyun eğen insanlar yetiştirmesini tercih ediyor.

3. Eğitim sistemi okurluğu özendirmek bakımından en uygun ortam. Eğitim sistemini pasifleştirmek, yüksek öğretimde dahi tek kitap ve test sınavı yöntemi okurluğu yok ediyor. Okumanın ana güdüsü, okuduklarını sosyal çevreye aktarmak, toplumsal örgütlerde etkinliği artırmak. Düşünce yasakları insanları kitaplardan uzaklaştırıyor.”

4. Kitap okuyanın eleştirel baktığı ve eleştirenin pek sevilmediği bir toplumuz. Kitap=aykırılık anlayışının yerleşmiş oluşu

5. Zihni faaliyet olmadan zengin olmanın daha cazip gelmesi. Hayatın tek belirleyicisinin 'maddi varlık' olduğu anlayışının kök salması.
6. Egoizmin, hazcılığın yaygınlık kazanması.
8. Kısır anlayış. Dar düşünme.
9. Eğitimcilerin okumayı bir aşka dönüştürememesi.
10. Kanser gibi umutsuzluk ve karamsarlığın kol gezmesi. Okuyup düşüncesini zenginleştirmenin, pek birşeyleri değiştirmediğine bağlaması

11.Okumaya maddi bir kazancın karşılığı olarak görmek darlığı

12. Bilgiye ambardan kaçırılacak bir darı gözüyle bakmak. Yani ancak parasal bir değeri olan bilgiyi kıymetli görmek.

13. Konforizmin hayatın nihai hedefi bilmekten gelen bir bakışın gözüyle kitabı bir tehdit olarak görmek.

*  *  *

Çok umutsuz bir tablo değil mi?  Değil aslında. Neden mi? Bunların yanında çok güzel şeyler de var.    (s. nazlı) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Dövüsü

Beklenti Ihlali

Mutluluk