Dillerden Gözlerden Uzak...

...
İnan dostum kendini kandırmak, ne bileyim hey hey görünmek, yani karizmatik, önemli ya da önemsenmiş ve itibar gören... Popüler olmak, konuşuluyor olmak ya da gündemi belirliyor olmak...fark yaratmak…
 Bütün bunlar çok kurmaca, sığ, yakışmayacak, basit şeyler...
İnan dostum, şöyle kendi köşesinde "azıcık aşım ağrısız başım" tarzı bir hayat sürenlere imreniyorum.
Gözlerden, dillerden uzak...
 Ilık bir güneşe bakan sakin bir hayat...
Şöyle kendi halinde, fark edilmeyen demek istiyorum. Dillerden, gözlerden uzak...
Şöyle çok bilineyim, duyulayım, konuşulayım, fark edileyim, görüleyim kompleksinin olmadığı...
Hani bazı insanlar vardır çoğumuz gördüğü, ama pek de önemsemediği... işte o önemsemedikleri nedenin parçası olmaktansa o önemsenmeyen insanlardan olmak... onlar beni büyülüyor. Gıpta ediyorum öylelerine...


Biliyorum musun dostum, köyümde öyleleri var. Xafar, Mahmut, Kın'ân...Hani başkasına özenti derdini aşmış, tek derdi evine ekmeğini, davarına ot götürmek olan insanlar... Hani yüzüne dikkatle baktığında fark edilmediği, yer verilmediği için bunu dert etmeyen...bırakın dert etmeyi farkında bile olmayacak kadar yüce gönül sahibi insanlar... Yüceliğini alçakgönüllülüğünden alan, kendi nefsini küçük görmenin kendisine verdiği heybet... belki sıska, çelimsiz, zayıf, sakat, yalnız, rütbesiz, rolsüz... Allah bile tüm yüceliğine rağmen, rızasını öylelerini önemseyenlere bağışlayacağını söylüyorken bizim gibilerin, öylelerini gördüğünde kendi mevcudiyetine ancak onları küçük ve basit görerek varması ne kadar utanılası, değil mi? 

Bütün bunlar bana gerçekçi, samimi gelmiyor, başkasının gözünden nasıl olduğunu önceleyerek yaşamak kendi benini değil de başkası olarak yaşamak değil mi? Bir insanın dibini, hakikatini gösteren (güya) basit denilen insanlar karşısındaki duruşudur. Onların üzerinde, olduğu yerde sade olmak... sade olayım derken de kendinden de kopmamak. İnsan olmak... insanlar olmak... benliği insanlar içinde eritmek...içlerinde kişiliği sulamak... ezmemek, ama kendini de ezdirmemek...
Erdemi ve hakiki yüceliği gösteren gücümüz altındakine sunabildiğimiz merhamettir. Ancak böyle yüreğimizin ekmeğini yiyebilir ve doyabiliriz. Ey faziletten, erdemden, cömertlikten ve yiğitlikten dem vuran. Sakın sınanmadığın bir şeyin kahramanı görme kendini...

....

(tamamı "Büyüklüğün Küçüklüğü" makâlesinde)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Dövüsü

Beklenti Ihlali

Mutluluk