Böcek




Bir böcek varmış. Bu böcek, vücudunda salgıladığı sıvıyı avının vucuduna şırınga edince avının tüm iç organlarını yakıyormuş. Günümüz siyasetini de bu böceğe benzetiyorum. Adeta değdiği herşeyi bulaşıcı bir zehir gibi yok edip var olan değerden düşürüyor. İnsanî tüm değerleri sıfırlayabilecek manyetik, dessas ve hipnotik bir tabiata sahip olabilen günümüz siyaseti, yanlış kullanımının toplumdaki iz düşümü trajediye dönüşmüş durumda. Çok güçlü olmak adına tüm partilerin adeta bir ölüm kalım savaşına dönüştürdüğü arenanın kurbanları ise maalesef bizleriz, insanlar. Aslında tüm amacını en iyi hayatı sunmak üzere desenleyen partiler, günümüz siyasetinin doğurduğu karşıtlık yani taraftarlıkla kendini ver ediyor. Tarafgirlik ise benden ol da ne olursa olsun körlüğüne ittiğinden toplum sağlığına en büyük suikasttir. Çünkü duygusal tarafgir olan adam, yanında olana şeytan bile olsa melek muamelesi, karşıtına melek bile olsa şeytan muamelesi yapar. Buyrun size sadece oturduğu yerden tek bir oh olsun demek ile binler masuma edilen zalimliğe hissedar olmak nasıl oluyormuş?


Halbuki Yaratıcı bize böyle demiyor. Karşılıklı hoş söz ile beraber çay içebiliyor musun muhatabınla, ona bak der. Bunu elde etmişsen artık ayrı siyasi görüşte olmanın ya da ayrı fikir, millet, meşrep, cemaat, memleket vs'de olmanın, bulunmanın hükmü yok. Eğer sizi birbirinden uzak edip düşmanlaştırıyorsa, peşinden sürüklendiğin hiçbir şey iyi değildir, güzel değildir. Bunun motorluğunu başta siyaset ile hemhal olmak ;onu kendi günlük hayatının merkezine koymak; hayata, insanlara, olaylara bakarken siyasi pencerelerden bakmanın sonuçlarından dolayıdır.


Her insanın siyasi bir tercihinin olması doğaldır. Sorun bu tercihte değil,  sorun bu tercihinin sizin tercih ettiğinizden farklı olması da değil. İnsanın yaratılışı gereği, insanlar sayısınca farklı düşünceler olabilir. Sorun bu da değildir. Sorun siyasete demin de dediğimiz gibi, hayatımızda neredeyse her yeri dolduracak kadar alan açmamız. Acaba günlük yaşantısına bu kadar siyaseti koyabilmiş ya da siyasetçileri birbirimizin ve hayatımızın tek tanımlayıcılarıymış gibi gören hangi toplum var?

Ne zaman ki siyasete, hayatımızın alanına önemi oranında,  kıymeti nispetinde yer ayirsak daha sağlıklı birey ve toplum oluruz.
Bunu  birkaç şeye dayandirarak söylüyorum.
Birincisi hayatın külfeti yeterince ağır. Bu ağır yük ve sorumluluklar birinci derecede hayatımızı yakînen ilgilendiren şeylerdir. Örneğin, eğitim, geçim sıkıntısı, meslek, ev, sosyal ilişki sorumlulukları ev en önemlisi yaratıcının yüklediği sadece bu dünyaya değil diğer dünyamıza ait sorumluluklarımız... Tüm bunların sorumluluklarıdır hayatımızın kalitesini belirleyen. Gerisi bırakınız birşey eklemeyi, var olanı çalma tehlikesi var.
(s. nazlı) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Dövüsü

Beklenti Ihlali

Mutluluk